Ahmet İnan

Ahmet İnan


Adıyaman Sentezinin Oluşum Süreci-I

11 Temmuz 2022 - 11:40

Adıyaman Sentezinin Oluşum Süreci-I


Adıyaman, antik dönemden bu yana farklı etnik kümelerin, kültürlerin ve dinlerin sentezi olmuştur. 

Adıyaman sentezinde Doğu/Mezopotamya medeniyetinin ağırlıklı yeri olduğu gibi Batı/Yunan medeniyetinin de derin izleri vardır. Ne var ki, 19. yüzyıl oryantalizminin paralelinde gelişen Avrupa-merkezci (Euro-centrik) bakışın etkisiyle, Adıyaman sentezindeki Mezopotamya izleri, fazlaca gölgede kalmıştır. Zira Avrupa-merkezcilik, etno-merkezciliği, yani bir etnik kümenin diğerinden üstün olduğuna inanmayı gerektiriyordu. Bundan dolayı Avrupalılar Doğululardan üstün sayılırdı. En azından klasik Avrupa-merkezcilik, böyle idi. 

Yeni okumalarda Adıyaman sentezinde Mezopotamya uygarlığının izleri daha belirgin olarak ortaya çıkacaktır. Zira arkeolojideki yeni trend de bunu gerektiriyor. Göbeklitepe’deki son arkeolojik kazılar, Mezopotamya uygarlıklarının Adıyaman ve çevresinde ağırlıklı yerinin olduğunu ortaya koymaktadır. Mezopotamya bağlamında İbrahim peygamberin Adıyaman kültüründe belirgin ağırlığı vardır ve İbrahim peygamber Batıyı da etkilemiştir. Zira bugünkü Batı’nın dominant dini karekteri olan Hıristiyanlığın kökleri, İbrahim peygambere dayanır.      

Antik Kommagene Krallığının beş büyük kentinden biri, Adıyaman’daki Perre yani Pirin’dir. Antik kaynaklarda Me’arath gazze Pörön,  Mezotopamya’da ise Pirin ve Perin olarak bilinir. Perre kenti, Melitine’yi (Malatya),  Kommagene’nin başkenti Samosata’ya (Samsat) bağlayan yol güzergahında bulunması sebebiyle önemli bir coğrafi konumdaydı. Bizans döneminde antik Batı’yı, Doğu’ya bağlayan büyük bir yol üzerinde olması nedeniyle, bu dönemde de önemini korumuş; Hierapolis yani kutsal şehir olarak anılmıştı. Hıristiyanlık tarihinde de önemli bir yere sahip olan Perre, M.S. 325 yılında Nicaea (İznik) bölgesinde bulunan İncil konsiline, Persidas eyaletinin bir şehri olarak katılmıştır.  Hem dini inanç anlamında önemli bir kent, hem de jeopolitik bir bölgedir. Kommmagene Krallığının kutsal alanı Nemrut Dağı Hierotheesion’unu gören bu Nekropol (Mezarlık) alanının, diğer Kommagene kentlerinden gömülerin olduğu bölgesel bir Nekropol olduğu tahmin ediliyor.  (Fehmi Eraslan ve ekibi, Perre Antik Kenti Nekropol Alanı 2009 Yılı Kazı ve Temizlik Çalışmaları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, 19. Müze Çalışmaları ve Kurtarma Kazıları Sempozyumu, Sempozyum Kitabı, Ankara-2011, s. 363-364)                                       

Antikitede, Hittit’lerle Urartu’ları birbirinden ayırmakta olan Sofene Ermeni Krallığı, büyük İskender’in Darius’a karşı kazandığı zaferden sonra, Yunan etkisine maruz kalan ilk bölge oldu ve Yunan kültürünün bazı yönlerini benimsedi. Büyük Ermenistan’dan zamanla ayrılmış olan Sofene Krallığı, önceleri Kommagene’yi de içeriyordu.  Büyük İskender’in fetihleri sonrasında Hellenizm’in kök salmasının etkisiyle Kommagene adını alan ve Seleukos Krallığı döneminde bir satraplığa dönüşmüş olan Kummuh eyaleti halkı, Seleukos Kralı IV. Antiochos’un M.Ö 164’de ölümünden sonra, Selukos İmparatorluğunun parçalanmasını fırsat bilerek, bu dönemde valileri olan Ptolemy/Ptolemaeus of Commagene (M.Ö 201-130) önderliğinde, M.Ö. 163 yılında isyan ederek Samosata (Samsat)’da bağımsızlığını ilan etti. Kommagene’nin ilk kralı olarak Samsat’ı başkent ilan eden Ptolemaeus, İran kökenli olup Arsames’in oğlu ve Ermenistan Kralı IV. Asi’nın oğludur. Puntos Krallığının kurucusu olan I. Mitharadetes’le akrabadır; soy kütüğü Pers Kralı I. Darius’a kadar gider.

Antik Kommagene Krallığının komşularını gösteren haritalar köşemin üst kısmında yer almaktadır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum